İZNİK KONSİLİ
İznik Konsili
Ekümenik konsillerin ilki 325 yılında İmparator Konstantinin desteğiyle İznik kentinde, bugünlerde kalıntıları göl altında bulunan Senatus sarayında düzenlendi. Ülkemizde yaygın olan bir söylemin aksine burada toplanan piskoposlar İncilin içeriğini “masa sallayarak” seçmediler. Konsilin konusu hangi kitapların İncil’e girip girmeyeceği değil, Arius adındaki Kuzey Afrikalı bir piskoposun sapkın görüşlerine nasıl cevap verileceğiydi. Konsile Hristiyan aleminde ün kazanmış birçok piskopos ve Kilise babası katıldı. Bunların arasında “Noel Baba” olarak da tanınan Nikolas, tarihçi Eusebius, Mor Efrem gibi isimler yer alır.
Konsilin tartışmasını anlamak için Hristiyanlıkta Mesih İsa’nın ilahi kimlik kavramını biraz açmak lazım. Hristiyanlar için Mesih İsa Tanrı kelamının beden almış halidir. Yuhanna 1:14’de dediZNİK kONSİLİiği gibi başlangıçta dünyayı yaratan Tanrı kelamı bir “beden alıp aramızda yaşadı.” Günümüzün bir başka inancıyla paralellik kurma açısından: İsa Mesih Hristiyan inancında Tanrı’nın kelâmının bir fiziksel beden alarak (tecessüd) dünyaya gelmesidir.
Arius dahil bütün piskoposlar bu görüşü kabul ediyordu. Fakat ayrı düştükleri fikir kelâmın doğası ile ilgiliydi. Arius’a göre Tanrı kelâmı ezeli olmayıp yaratılmıştı. Bu da Mesih İsa’nın kelâm doğasını meleklere benzeyen yaratılan bir varlık haline getiriyordu. İskenderiyeli Athanasius liderliğinde karşı çıkan Üçlübirlikçiler ise Tanrı kelâmının yaratılmamış ve ezeli olduğunu savunuyordu.
Her iki taraf Kutsal Kitap’tan ayetler ile görüşünü savunuyordu, fakat Arius’un temel direği olan Koloseliler 1:15 ayeti yanlış yorumlandığı görüldü ve böylece Arius’u destekleyen 22 piskopostan 20’si Üçlübirlikçi tarafın görüşünü kabul etti. Koloseliler 1:15 ayeti: “Görünmez Tanrı’nın görünümü, bütün yaratılışın ilk doğanı O’dur.” der. Tartışmalar “ilk doğan” ifadesi üzerinde yoğunlaşıyordu. Arius’a göre bu ayet Mesih İsa’daki kelâm doğasının yaratıldığını gösteriyordu. Bu görüşü aktarmak için homo-i-ousios (ὁμοιούσιος; benzer öz) kelimesini kullanıyordu. Athanasius ve Üçlübirlikçi piskoposlar ise Arius’un bu ayeti bağlamın dışında yorumladığını savunuyordu. Nitekim tartışılan bölümün diğer ayetleri, bahsi geçen “ilk doğan” kavramının fiziksel değilde, Kelâm/Mesih İsa’nın dünyayı miras aldığı için “ilk doğanın” hakkına sahip olduğunu açıklıyordu. Üçlübirlikçiler kelâmın Tanrı özüyle bir olduğunu savunuyordu ve bunu açıklamak için homo-ousios (ὁμοούσιος; aynı öz) kelimesini kullanıyordu.
Nihayetinde konsil bir konsensusa ulaştı ve karar bir ortak inanç bildirgesiyle sonuçlandı: “Her şeye gücü yeten, görülen ve görülmeyen, bütün şeylerin Yaradanı olan bir tek Baba Tanrı’ya inanıyoruz; Bir tek Rab İsa Mesih’e inanıyoruz: Tanrı’nın Oğlu, Baba’dan doğan biricik Oğul, yani Baba’nın öz varlığından oluşan Tanrı’dan Tanrı, ışıktan ışık, gerçek Tanrı’dan gelen gerçek Tanrı, yaratılmış değil, doğurulmuş, Baba’nın aynı öz varlığına sahip olan, Kendisi aracılığıyla gökteki ve yerdeki her şey yapılmış, biz insanlar için ve kurtuluşumuz için gökten inmiş, insan bedeni almış ve insanlar arasında yaşamış, sıkıntı çekmiş ve üçüncü günde ölümden dirilmiş, göğe yükselmiş, dirilerle ölüleri yargılamaya gelecek olan O’dur; Ve Kutsal Ruh’a da inanıyoruz.”
Peki Türkiye’de yaygın olan İncilin kitapları “masa sallamasıyla” seçildi ve diğerleri yakıldı rivayetlerine ne demeli?
Konsilin hiçbir kaydında böyle bir bahis geçmemektedir. Bu konuyla ilgili birkaç olası tez mevcuttur. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi araştırmacısı Alparslan Yalduz’a göre Arius’un aforoz edildiği bildiride, “kitaplarının ve mektupların yakılması” gibi sözler, Bazı kaynaklarca İncillerin yakılması olarak yanlış anlaşılmış olabileceğini dile getirir. Fakat bundan daha ilginç ve alternatif bir olası açıklamada bulmak mümkün. 18. yüzyılda eserlerinde Katolik Kilisesini eleştiren Fransız filozof Voltaire İznik Konseyini anlatırken şöyle bir açıklamada bulunur: “Kilise Babaları bu konsilde [İznik’te] Kutsal Kitap’a ait özgün bölümlerle sahtelerini birbirlerinden ayırdı; hepsini altar [kilise sunağı] üstüne yerleştirdiler ve apokrifler kendiliğinden yere düştü” (Voltaire, Felsefe Sözlüğü, İznik Konsili). Bu beyanatın dayanağı olarak Voltaire’in gösterdiği referans, 17. yüzyılda yaşamış olan peder Philippe Labbe’ye aittir. Labbe bu ilginç rivayeti, Latince’den Fransızca’ya çevirdiği “Conciles” adlı eserinin 1. cildi, 84. sayfasında bir appendix [ek] olarak kaydeder. Labbe’nin dayanağı ise 9. yüzyılda yazılan “Synodicon Vetus” eseridir. M.S. 887’de yazılan “Synodicon Vetus”ta tüm Konsiller listelenip kararlarından özetler verilmektedir. Bu eserde Kilise Babaları’nın kayıtları derlenmekle ve eserin 35. bölümü ve 29. sayfasında yazar tarafından İznik’le ilgili şöyle bir dipnot ve rivayet dahil edilir: “Kutsal Kitap’a ait kanonik ve apokrif bölümler şu şekilde birbirlerinden ayrıldı: Tanrı’nın evinde tüm kitaplar kutsal sunak [altar] üzerine kondu, sonra da piskoposlar vahiy niteliği taşıyan [inspired] bölümler üste, kanonik olmayanlar [spurious] da alta geçsin diye Rabb’e dua ettiler, ve böyle de oldu.” (SV, 887, vol.5, p.9) Synodicon Vetus’un yayıncısı bu rivayetin ilk defa burada yani 9. yüzyılda duyulduğunu ve kaydedildiğini açıklar. Duffy’e göre Synodicon Vetus’ta bulunan ve diğer eserlerde yer almayan rivayetler yazar tarafından konsilin kararlarını ilahi açıdan meşrulaştırmak amacıyla dahil edilmiş olabileceği sonucunu çıkarır.
Sonuç olarak Voltaire’in eserine giren rivayet bir şekilde Bazı literatürlere aksettirilerek geçmiş olabilir. Fakat bu görüş Eusebius ve Athanasius’un aktardığı konsilin en eski kayıtlarında yer almamaktadır.
Bu konsille ilgili sıkça yapılan bir başka yanlış iddia üçlübirlik öğretisinin bu konsildeki kaleme alınan amentüyle “kurgulanıp” bir şekilde Hristiyan inancına sonradan empoze edilmesidir.
Aslında biraz Kilise tarihini araştıran bir birey için Üçlübirlik inancının havarilerin yaşadığı dönemden günümüze kadar devam ettiğini gözlemleyebilir. Üçlübirlik veya Grekçe “triadas” kelimesini kullanan ilk Hristiyan ilahiyatçı M.S. 180 senelerinde yazmış olan Antakyalı Teofilos’dur. Teofilos Üçlübirlik’i şu şekilde tanımlar:
“O, en yüce ve her şeye kadir, hay Allah’ın bir özelliğidir, yalnız her yerde hazır ve nazır oluşuyla değil, ama her şeyi görüp işittiği, hiçbir şey O’nu içine alamadığı için öyledir… Yıldızlar yaratılmadan önceki üç gün, Teslisin, yani Tanrı, Kelâmı ve O’nun Hikmeti’nin örnekleridir.” (Autolycus 2:15 )
Teofilos “triadas” kelimesini kullanan ilk Hristiyan düşünür olmasına rağmen kendisinden önce yaşamış Kilise Babalarının alıntılarından başlangıçtan beri Hristiyanların Tanrı Cevherinin (Baba), Kelamının (Mesih İsa) ve Ruhunun (Kutsal Ruh) aynı ilahi özü paylaştıklarına inandıkları görülmektedir. Teofilos’tan birinci yüzyıl İncil metnine geriye doğru giderek alıntıları sıraladığımızda bu gerçek oldukça net anlaşılmaktadır:
MELİTO (M.S. 170): “…Mesih, vaftizinden sonra… insan tabiatı bizim gibi gerçekti, hayalet değildi… Mucizeleri [ise] bedeninde saklı olan ilahi varlığı gösteriyor ve kanıtlıyordu. Hem Tanrı, hem de tam insan olduğu için her iki tabiatının net ipuçlarını gösteriyordu… Vaftizinden önceki otuz yılda [ise]… tanrılığının işaretlerini gizli tuttu, ama kendisi yine çağların öncesinden var olan gerçek Tanrı’ydı.» (Fragment in Anastasius of Sinai’s The Guide 13)
İRENEYUS (M.S. 175): “Ne var ki, gelmiş geçmiş diğer tüm insanlar hakkında söylenemeyecek şey, yani “O hakkıyla Tanrı ve Rab’dir” [İsa hakkında söylenebilir]… ve bu, kısmen de olsa gerçeğe erişmiş olan herkesçe kolayca anlaşılır.” (Sapkınlıklara Karşı 3:19:1)
“Oğul ezelden Baba ile aynı varlığı paylaşır ve başlangıçtan beri Baba’yı meleklere, baş meleklere, hükümranlıklara, paklılara… vahyeder.” (Sapkınlıklara Karşı 2:30:9)
“Mesih İsa’nın Bir ve Aynı, Tanrı’nın Biricik Oğlu, Tam Tanrı ve Tam İnsan Olduğunun Havarilerin Yazılarıyla Kanıtlanması.” (Sapkınlıklara Karşı 3:16:başlık)
ŞEHİT JÜSTİN (M.S. 150): “Evrenin Babası bir Oğul’a sahiptir, O da ilk doğan Tanrı’nın Kelâmı’dır, ve Tanrı’nın kendisidir…” (I.Apology, 63)
“Biz Kendisine [Tanrı’ya] ve de Oğlu’na (O ki, Tanrı’dan geldi, bunları bize öğretti ve iyi olup ona benzemeye çalışan diğer meleklerin ev sahibidir), ve peygamberliğin Ruhu’na ibadet edip tapınıyoruz.” (I.Apology, 6)
İGNATİUS (M.S.107): “Hem bedensel hem ruhsal olan bir hekim var: Hem doğmuş olan, hem de doğmayan. Önce acı çekti, şimdi kayıtsızdır (değişmeyen); Beden alarak doğan Tanrı, Meryem’in oğlu, Tanrı’nın Oğlu olan Rabbimiz İsa Mesih.” (İgnatius’un Efeslilere Mektubu, 7:2)
KLEMENT (M.S. 90-95): “Tavsiyemizi kabul edin ve pişman olmayacaksınız. Çünkü yaşayan Tanrı, yaşayan Rab İsa Mesih ve Kutsal Ruh’un hakkı için, seçilmişlerin imanı ve ümidi için bilin ki, yalnız geriye dönmeden alçakgönüllülükle ve bitmeyen tevazuuyla Tanrı tarafından verilen buyrukları yerine getiren kişi İsa Mesih aracılığıyla kurtulanların arasında sayılacak ve seçilecektir. O’na (İsa Mesih’e) sonsuzluklar boyunca yücelikler olsun. Amin” (Korintlilere, 58:2 )
DİDAKE (M.S. 70-110): “Vaftiz konusuna gelince, şu şekilde vaftiz edin: Bu öğretişleri paylaştıktan sonra Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına akan suda vaftiz edin. Akan suyunuz yoksa başka bir suda vaftiz edin. Soğuk su bulamazsanız sıcak suda vaftiz edin. Bu da mümkün değilse vaftiz olacak kişinin başına üç kez su serperek Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz edin.” (Didake, 7)
YUHANNA MÜJDESİ (M.S. 90): “Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi[a] ve Söz Tanrı’ydı. Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi. Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı (…) Söz, insan olup aramızda yaşadı. O’nun yüceliğini –Baba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul’un yüceliğini– gördük.” (İncil; Yuhanna 1:1-3, 14)
****
KAYNAKÇA:
www.inciltarihi.com/hristiyanlik-tarihi/konsiller-donemi/iznik-konsili
Davis, Leo Donald. “The First Seven Ecumenical Councils (325-787): Their History and Theology.” Michael Glazier; the Liturgical Press. Collegeville, Minnesota, 1990, sf. 33-76.
Duffy, John ve John Parker. “The Synodicon Vetus.” Dumbarton Oaks, 1979.
Kelly, J N D. “Early Christian Doctrine” Harper Collins, San Francisco, 1978.
Labbe, Phillip. “Traité de l’étude des conciles et de leurs collections (Conciles)”
Schaff, Philip. “Nicene and Post Nicene Fathers 2- Vol. 14: The Seven Ecumenical Councils.” http://www.ccel.org/ccel/schaff/npnf214.i.html
Voltaire. “Philosophical Dictionary.” (Felsefe Sözlüğü) 1764.
Yalduz, Alparslan. “Konsillerin Hıristiyanlık Tarihindeki Yeri ve İznik Konsili.” T.C. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Cilt: 12, Sayı:2, 2003. sf. 286. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/uluifd/article/view/5000017982
Resim: Vasily Surikov. İznik Konsili. Wikimedia Commons.