DİRİLİŞ
DİRİLİŞ
Hristiyanlık inancının en önemli unsuru Mesih İsa’nın dirilişi hakkındaki görüşüdür. Pavlus Korint’teki Hristiyanlara şöyle yazmıştır: “Mesih dirilmemişse, bildirimiz de imanınız da boştur.” Bu ifade ne demek? Pavlus’a göre eğer Mesih İsa dirilmediyse o zaman Mesih inancı diye bir inanç olamaz. Eğer Mesih İsa dirilmediyse hem Pavlus’un hem de havarilerin Tanrı’yla ilgili tanıklığı yalan olur. Dolayısıyla diriliş Hristiyanlık için son derece önemli bir konudur. Peki, diriliş tarihi bir olay mı? Yoksa, sonradan uydurulan bir efsane midir? Bu olayın tarihsel bir anlatıya sahip olduğuna ilişkin birkaç önemli hususu inceleyelim:
(1) 2012 senesinde Kudüs’te keşfedilen ve M.S. 70 yılı öncesine (yani Roma’nın Kudüs’ü yerlebir etmesinden önce…) ait bir kemik lahtinde ilginç bir gravür yer almaktadır. Gravürde Yunus ismi ve bir balık resmi gözlemlenmekte. Bu semboller şimdiye kadar bulunan en eski Hristiyan sanat tasviri olarak kabul görürler. Ayrıca diriliş anlatısının tarihselliğine ilişkin en önemli bulgulardan bir tanesidir. Yunus ve balık sembolleri Hristiyan sanatında dirilişe ilişkin kullanılmaktadır. Bu şekilde bir tasvir yapılması, Matta 12:39-40’da Mesih İsa’nın kendi ölümü ve dirilişi hakkında peygamberlik ederken, bunu Yunus’un balığın midesinde geçirdiği 3 güne benzetmesinden kaynaklanmaktadır. Bu bulgu çok önemlidir. Çünkü havarilerin yaşadığı bir döneme ait olup, diriliş anlatısının bir efsane olamayacağını gösterir. Nitekim efsaneler hemen değil, birkaç neslin sonunda hikayelerin “süslenmeleriyle” ortaya çıkar.
(2) İncil’e göre, Aramatyalı Yusuf Mesih İsa’nın cesedini almak için Pontius Pilatus’tan izin aldı. Cesedi çarmıhtan indirtip satın almış olduğu bir keten bezle sardı. Kayaya oyulmuş bir mezara yatırdıktan sonra ise mezar girişini 2 ton civarındaki devasa bir taş ile kapattırdı. Havariler Mesih İsa’nın dirildiğini öğrenince uzak bir yere kaçmadılar, Kudüs’te kaldılar. Kaçsalardı cesedi kaçırmaya teşebbüs ettikleri söylenebilirdi. Ama Kudüs’te kalıp boş mezarı işaret ederek tebliğ etmeye başladılar. Önceden bahsettiğimiz gibi Aramatyalı Yusuf Mesih İsa’nın mezarını 2 ton civarında devasa bir taş ile kapattırdı. Buna ilaveten, taşın önünde Roma askerleri de bekletildi (Matta 27:65-66). Havarilerden, silahlı ve savaş eğitimi görmüş askerleri bozguna uğrattıktan sonra 2 ton ağırlığında bir taşı yerinden oynatmaları ve akabinde cesedi kendilerinin bile bilmediği bir yerde saklamış olmaları, hatta bu düzen ve yalan uğruna bile bile hayatlarını feda etmeleri (ki 12 havariden 11’i idam edilmiştir) ve binlerce insanı yalanlarla kandırmaları gibi bir senaryo gerçekten de olağanüstü bir hayal gücü gerektirmektedir. Havariler bütün bunları başarmış olsalar dahi, tebliğlerini durdurmak isteyen yetkililerin tek yapacağı şey Mesih İsa’nın cesedine işaret etmek veya bir soygun işlendiğini ispatlamak olurdu. Ama bunu yapamadılar. Tersine birçok kişi diriliş gerçeğine iman etti. Petrus’un ilk vaazında 3000, ikincisindeyse 5000 kişi iman etti! Bu, o dönem Kudüs’ün nüfusu göz önüne alınırsa (20,000 + tapınak ziyaretçileri), şehrin en az 3/1’i demektir.
(3) İncil’e göre boş mezarı ilk bulanlar kadınlardı. Bu, anlatının tarihselliğini teyit eden önemli bir başka noktadır. Birinci yüzyılındaki Filistin’de kadınların tanıklığı kabul edilmezdi. Eğer bu olay bir kurgu olsaydı ve Havariler bu kurguyu kanıtlamak isteselerdi şüphesiz kadınları değil, kendilerinin boş mezarı keşfettiklerini iddia ederlerdi. Fakat İncil’de böyle bir şey görülmemektedir. Bu da anlatının değiştirilmemiş olduğuna dair bir göstergedir.
(4) Kutsal Kitap’a göre dirilen Mesih İsa’yı birçok kişi gördü. Mezardan çıktıktan sonra havarilerine gitti ve onlara konuştu. Bundan sonra 500’den çok kişiye göründü. Pavlus 1. Korintliler 15. bölümünde dirilen Mesih İsa’yı gören kişilerin listesini yazar. Listede önemli bir ifade yer alır: “bunların çoğu hala yaşıyor.” Yani Pavlus’un kendisi “Bu dediklerimi o yaşayan 500 kişiden teyit edebilirsiniz” demektedir. Teyit edilebilir bir bilgi bir efsaneden çok anlatının tarihi bir olaya dayandığını göstermektedir.
SONUÇ: Arkeolojik bulgular ve metin analizi doğrultusunda dirilişin sonradan uydurulan bir efsaneden ziyade, havarilerin yaşadığı döneme ait olan gerçekçi bir anlatı olduğu anlaşılmaktadır. Bu olay kurgulanmış bir yalan olsaydı havariler cesurca bu mesajı yetkililer önünde ölüm pahasına tebliğ etmezdi. Nitekim Mesih İsa’nın dirilişi Hristiyan tebliği mesajının temel unsurudur. Eğer Mesih İsa dirilmiş olmasaydı, Havariler ölmüş olan hocalarının üzüntüsüyle tamamen dağılmış olurlardı ve tebliği edecek bir mesajları da kalmazdı. Kudüs halkı- ki olayları baştan beri yakından takip etmiştir- olayları uydurma olarak reddetmektense, inanılmaz bir tepki verir ve daha Hristiyanlık inancının ilk haftalarında toplamda 8.000 kişi bu olaya iman eder.
****
KAYNAKÇA: Craig, William Lane. “The Resurrection of Jesus.” http://www.reasonablefaith.org/the-resurrection-of-jesus McDowell, Josh. “Evidence For The Resurrection.” http://www.bible.ca/d-resurrection-evidence-Josh-McDowell.htm “Inscription Appears to Confirm ‘Sign of Jonah’ on Jerusalem Tomb Ossuary.” Popular Archaeology. Vol. 6, Mart 2012. http://popular-archaeology.com/issue/march-2012/article/inscription-appears-to-confirm-sign-of-jonah-on-jerusalem-tomb-ossuary http://inciltarihi.com/incil-arkeolojisi/isa-bir-mit-midir/dirilis-efsanesi/
asyabahis
bahisnow
bahsegel
baymavi
betboo
betebet
betgram
betmatik
betpas
bets10
betvole
betwinner
casinomaxi
casinovale
celtabet
cratosslot
dinamobet
dumanbet
elexbet
gencobahis
gobahis
gorabet
grandbetting
holiganbet
imajbet
jojobet
limanbet
makrobet
mariobet
markobet
marsbahis
meritroyalbet
milanobet
mobilbahis
oslobet
perabet
piabet
pinbahis
polobet
pulibet
safirbet
sekabet
supertotobet
tempobet
tipobet
trbet
tulipbet
vdcasino
vegabet
venusbet
vevobahis